Egzama Nedir? 

Atopik dermatit(egzama); kronik, tekrarlayıcı, kaşıntılı ve enflamatuvar bir cilt hastalığıdır. Çoğunlukla çocuklarda sık görülmekte olup çocuklardaki egzama görülme oranı %20-25, yetişkinlerde %2-3’tür. Patogenezi hala tam olarak anlaşılamamış olup çok faktörlüdür. İmmün sistem hasarı, bozulmuş cilt bariyer bütünlüğü, genetik duyarlılık ve çevresel maruziyet temel belirleyicilerdir. Araştırmalar, bağırsak mukozal bariyerindeki bozulmaların ve artan bağırsak geçirgenliğinin bir kombinasyonunun egzama patogenezinde suç olabileceğini göstermiştir.

Egzama Nasıl Olur?

Egzamada derideki mekanizmadan asıl olarak interlökin (IL)-4, IL-5 ve IL-13 gibi Th2 hücreleriyle ilişkili sitokinler ve eotaksin gibi kemokinler sorumludur. Derinin yüzey tabakası keratinositler, filagrin (FLG) gibi yapısal proteinler ve lipidlerden oluşur. Egzama olan bireylerin cilt bariyerlerinde işlevsel bozukluklar meydana gelir. Cilt hidrasyonunu sağlayan filaggrin adı verilen polipeptitler işlev kaybına uğrar, transepidermal su kaybı artar, hidrasyon sağlanamaz, bariyer bütünlüğü bozulur, cilt geçirgenliği ve inflamatuar yanıt artar. Beraberinde sebum üretimi, histamin salınımı, deri Ph’sı, Staphylococcus aureus kolonizasyonu artar, deri mikrobiyom çeşitliliği azalır.

Başlıca Egzama Çeşitleri Nelerdir?

Egzama, tıp literatüründe genel olarak atopik dermatit olarak yer alsa da değişen kriterlere göre egzamanın atopik ve atopik olmayan 2 farklı alt türü olduğu ve isimlendirmenin gözden geçirilmesi gerektiği görüşü de bulunmaktadır. Bu alt tipler, serumdaki toplam immünoglobulin E (IgE)  seviyesi, deri prick testleri ve spesifik IgE antikorlarının saptanması açısından farklılık göstermektedir. Atopik olmayan egzama, daha düşük IgE seviyesi (<150 kU / L), negatif deri prick testleri ve saptanamayan spesifik IgE antikorları ile karakterizedir. Görülme sıklığı erkeklerde daha az ve başlangıç ​​yaşı daha geçtir.

Egzama olan bireylerin astım, besin alerjisi, katarakt, obezite, metabolik sendrom, anemi, psikososyal fonksiyonlarda bozulma, uyku bozuklukları, hiperaktivite, depresyon ve anksiyete gibi sağlık problemlerine yatkınlıkları artmaktadır.

Egzama Tanı ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Egzamada tanı, klinik muayene ve anamnez ile konulmaktadır. Bunun yanı sıra alerjik durumları tespit etmek için Deri Prick Testleri ve kan testleri yapılabilmektedir. Kesin bir tedavisi olmamakla birlikte tedavisinde temel olarak nemlendiriciler ve kortikosteroidler kullanılır. Amaç cilt hidrasyonunu sağlamak, bariyer bütünlüğünü korumak ve lokal anti-enflamatuar kontrolü sağlamaktır. Bu bireylerde besin alerjileri sıklıkla görüldüğünden eliminasyon diyetleri semptomlar üzerinde olumlu etkiler göstermektedir. Özel diyetlerin denendiği durumlarda, tavsiye edilen süre 4-8 haftadır. Alerjik besinlerin diyetten çıkarılması ile ilk 2 hafta içerisinde iyileşmeler görülmektedir. Ancak eliminasyon diyetlerinin etkisine ilişkin uzun süreli çalışmalar bulunmamaktadır.

Besin alerjisi ve egzama ilişkisi, belirli besinlerin diyetle ortadan kaldırılmasından sonra egzamanın iyileşmesi 20. yüzyılın başlarına kadar uzanmaktadır. İlk olarak 1978'de egzamalı çocuklarda süt ve yumurtanın diyetten çıkarılması ile 20 hastanın 14'ünde egzamada iyileşme görülmüştür.

Çocuklarda Alerjik Egzama Tanı

Bebeklerde Alerjik Egzama Tanı ve Besin Alerjisi Belirtileri

Bebeklik dönemlerinde daha çok tavuk yumurtası, inek sütü, buğday, soya ve fıstık alevlenmelere sebep olurken ilerleyen dönemlerde balık, kabuklu deniz ürünleri ve kuruyemişlere karşı alerjik etkiler görülmektedir. Geç çocukluk, adölesan ve erişkin dönemlerinde ise daha çok polen ilişkili besin alerjileri görülmektedir. Örneğin huş ağacı poleni alerjisi olanlarda elma, kereviz, havuç ve fındık gibi besinler ağız içinde kaşıntılara sebep olabilmektedir. Asidik meyveler, susam ve balık da alerjenler içerisinde yer almaktadır. Genelde yumurta ve inek sütü alerjenlerine karşı zamanla tolerans gelişebilirken yer fıstığı ve kabuklu deniz ürünleri alerjisi yaşam boyu sürebilmektedir. Yüksek riskli çocuklarda anne sütü yoksa alerjik semptomlara göre hipoalerjenik formül mamalar önerilmektedir.

Alerjilerin erken tip reaksyonlarında belirti ve bulgular ilk 2 saat içinde açığa çıkmaktadır ve beraberinde gastrointestinal sistem (GIS), respiratuvar ve kardiyovasküler bulgular eşlik edebilmektedir. Lezyonlarda alevlenmeye neden olmamaktadır. Kombine reaksyonlar; gıda alımından 2 saat sonra açığa çıkmaktadır ve kaşıntının etkisiyle lezyonlarında sekonder alevlenmeye yol açmaktadır. Geç tip reaksiyonlar; gıda alımından sonra 6-48 saat içinde gelişmekte ve lezyonlarda alevlenmeye neden olmaktadır.

Besin alerjilerinde tanı detaylı anamnez, fiziki muayene, deri prick testleri, kapalı uygulama testi, besin spesifik IgE antikorları, oral provokasyon testi ve eliminasyon diyetleri ile konulmaktadır. Deri testleri tedaviye dirençli olgularda ve besin alımından sonra deri belirtileri şiddetlenen olgularda uygulanmaktadır. 2 yaşın üzerindeki çocuklarda bebeklik dönemine kıyasla besin spesifik IgE’nin tanısal değeri daha düşüktür çünkü yaşla besin alerjisinin azalmasına rağmen spesifik IgE’nin hala saptanabilmektedir.

’Bebeklerde Alerjik Egzama Tanı

Bebeklerde Alerjik Egzama ve Besin Alerjisi Tedavi Yöntemleri

Alerjenlerin(süt hariç) bebeklerin diyetine kritik pencere dediğimiz 4-6 aylık dönemde eklenmesinin alerji gelişme riskini düşürdüğü görülmüştür. Çalışmalar bir besine karşı ani tip reaksiyonların gelişmesi için ana risk faktörünün o gıdalardan kaçınma olduğunu ve kaçınılan besinin yeniden diyete eklendiğinde hastaların anafilaksi gibi alerjik reaksiyonlarla karşılaşma riskinin arttığını göstermektedir. Bu yüzden besinleri diyetten tamamen çıkarmak yerine tolere edilen belirli eşik dozların belirlenmesi gerektiği önerilmektedir.

’Bebeklerde Alerjik Egzama Tedavi Yöntemleri

Alerjik Egzama ve Besin İlişkisi

Mikrobesin ögeleri ile egzama arasındaki ilişkilere bakıldığında; D vitamini desteğinin egzama prevalansında ve semptomlar üzerinde olumlu etkiler sağladığı görülmüştür. C ve E vitaminleri ile egzama arasında zayıf bir ilişki olduğu görülmektedir. Birkaç çalışma dışında araştırmalar egzamalı bireylerin daha düşük saç ve serum çinko seviyelerine sahip olduğunu bildirmiştir. Bazı çalışmalar sonucu selenyum eksikliğinin egzama riskini artırdığı düşünülmektedir. Bebeklerde stronsiyum(Sr) eksikliğinin egzama oluşma riskinin anlamlı olarak arttığı görülmüştür. Bununla birlikte, maternal stronsiyum eksikliği egzama riskinde azalmalar olduğu görülmüştür. O yüzden bu ilişkiyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Demirle ilgili yapılan çalışmalarda demirin fetal maruziyetle enflamatuar süreçlerde olumsuz etkilere sebep olduğu düşünülmektedir. Bakır ve demirin egzama ile ilişkisi tam olarak netleşmemiştir. L- histidin ve melatoninin de egzama semptomları üzerinde olumlu etkiler gösterdiği görülmüştür. Egzamalı bireylere probiyotik ve prebiyotik verilmesi ile egzamada iyileşmeler olduğu görülmektedir. Bir sistematik derlemede L. Sakei, L. Acidophilus ve L. Plantarum verilmesinin egzama üzerinde olumlu etkilerinin olduğu görülürken; L. Rhamnosis, L. Fermentum, L. Acidophilus, L. Paracasei, L. Paracasei ve L. Salivarius eklenmesinin etkili olmadığı görülmüştür. Bebeklerde ilave edilmemiş formülle karşılaştırıldığında B. lactis veya L. rhamnosis takviyeli formüllerin olumlu etkiler gösterdiği görülmüştür.

Egzamanın tedavisinde ve önlenmesinde besin alerjileri, besin destekleri ve eliminasyon diyetleri ile ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

KAYNAKLAR

1.        Ertam I., Su Ö., Alper S., Sarıcaoğlu H., Karadağ AS., Demirsoy EO., Borlu M. (2018). Türkiye atopik dermatit tanı ve tedavi kılavuzu-2018. Turkderm-Turk Arch Dermatol Venereology 2018;52:6-23.

2.        Katoh, N., Ohya, Y., Ikeda, M., Ebihara, T., Katayama, I., Saeki, H., … Yamamoto-Hanada, K. (2020). Japanese guidelines for atopic dermatitis 2020. Allergology International.

3.        Langan SM, Irvine AD, Weidinger S. Atopic dermatitis. Lancet. 2020 Aug 1;396(10247):345-360. 

4.        Traub, M. (2020). Atopic Dermatitis (Eczema). Textbook of Natural Medicine, 1149–1155.e2

5.        Wollenberg, A., Christen‐Zäch, S., Taieb, A., Paul, C., Thyssen, J. P., … Bruin‐Weller, M. (2020). ETFAD/EADV Eczema task force 2020 position paper on diagnosis and treatment of atopic dermatitis in adults and children. Journal of the European Academy of Dermatology and Venereology.

6.        Drucker, A. M., Wang, A. R., Li, W.-Q., Sevetson, E., Block, J. K., & Qureshi, A. A. (2017). The Burden of Atopic Dermatitis: Summary of a Report for the National Eczema Association. Journal of Investigative Dermatology, 137(1), 26–30.

7.        Makrgeorgou, A., Leonardi-Bee, J., Bath-Hextall, F. J., Murrell, D. F., Tang, M. L., Roberts, A., & Boyle, R. J. (2018). Probiotics for treating eczema. The Cochrane database of systematic reviews, 11(11), CD006135.

8.        Mathe, N., & Loffeld, A. (2019). The management of eczema in children. Paediatrics and Child Health.

9.        Raveendran, R. (2019). Tips and Tricks for Controlling Eczema. Immunology and Allergy Clinics of North America, 39(4), 521–533.